Montessori eğitiminin içeriği oldukça ayrıntılı hususlara sahiptir. Çünkü “Montessori ne demek?” diye araştıran eğitimcilere ya da ebeveynlere verilebilecek ilk cevap karma bir eğitim modelinin var olduğudur. Bu karma eğitim modelin içerisinde çocukların bireysel gelişim süreçlerine odaklanılmaktadır. Yani her çocuğun farklı yaş dönemlerinde farklı motor becerileri edinebildikleri görülmektedir. Montessori yaklaşımına göre tek tip öğrenme ve kazanım süreci yoktur. Bunun aksine her çocuğun bilgileri ve yetenekleri edinme süreci farklılık gösterebilmektedir. Tam da bu nedenden dolayı çocukların bireysel olarak gözlemlenmesi ve kişisel yönelimlerinin saptanması mühimdir. Böylelikle özel yeteneklerin ya da gelişim sürecindeki ilerlemenin doğru yorumlanması mümkün hale gelmektedir.
Montessori eğitim sistemi nasıldır sorusunun da sıklıkla sorgulandığı bilinmektedir. Montessori eğitim sisteminin hangi yaş aralığında uygulanabildiği bu sorunun ardındaki merak konularından biridir. Dolayısıyla öncelikle hangi yaş aralığındaki çocuklara Montessori eğitim modelinin aktarılabildiği açıklanmalıdır. 0-6 yaş arasındaki çocuklara anaokullarında ya da okul öncesi eğitim kurumlarında Montessori yaklaşımı uygulanabilmektedir. Ancak çocukların yalnızca erken çocukluk döneminde bu eğitim modeline dahil edilmeleri yeterli bir cevap olmayacaktır. Çünkü ilkokul ve ortaokul düzeyinde de Montessori etkinliklerinin kullanılabildiği bilinmektedir. Bunun yanı sıra lise etkinliklerinin de Montessori eğitmenlik eğitimi esnasında örneklendirildiği bilinmektedir. Montessori modeli çocukları bir birey olarak ele aldığı ve gelişim süreçlerini bilimsel açıdan incelediği için özellikle ergenlik çağına kadar önem taşımaktadır.
Montessori eğitim sistemine açıklık getirmek için bu yaklaşımda ele alınan temel prensipleri de tek tek açıklamak gereklidir. “Montessori ne demek?” diyen bir eğitmenin sertifika programlarında 5 adet temel prensibi öncelikli olarak öğrendiği söylenebilmektedir. Bu bağlamda eğitim yaklaşımının hangi amaçlarının ve temel uygulamalarının bulunduğu da daha net biçimde ortaya çıkmaktadır. Montessori eğitiminde çocuğun kazanım süreçlerini açıklayan prensip “duyarlı dönem” olarak adlandırılmaktadır. Bu temel prensip çocuğun hangi dönemlerde nasıl motor becerileri edindiğini açıklamaktadır. Bununla birlikte “emici zihin” prensibinin de çevreyle olan ilişkiyi betimlediği söylenebilmektedir. Çocuğun çevreyle olan etkileşimi sonucunda hangi kazanımlara ulaştığı böylelikle anlaşılabilmektedir.
Montessori temel prensipleri arasında “hazırlanmış çevre” de önemli bir yere sahiptir. Çünkü bu modeli uygulayacak olan eğitmenlerin rolünü yansıtmaktadır. Eğitim ortamının hem etkinliklere hem de çocukların hoşlandıkları eğitim niteliklerine uygun biçimde hazırlanması gerekmektedir. Bu sayede Montessori yaklaşımında mühim bir yer tutan çevre faktörü uygun biçimde tamamlanacaktır. Montessori eğitiminin “çocuğa saygı” ile “kendi kendine eğitim” prensiplerinden de kısaca söz edilmelidir. Aslında bu prensipler çocuklara eğitim ortamında sunulan özgürlük, seçim yapma hakkı, hareket özgürlüğü ya da bireysel öğrenme fırsatı gibi olguları nitelemektedir. İşte Montessori eğitim modelinin “deneyimsel öğrenme” tekniklerini yansıttığı da tekrardan ortaya çıkmaktadır. Çünkü tekniklerin belirlediği etkinliklerin çocuklara bireysel öğrenmeye yönelik bir bağlamda sunulduğu bilinmektedir. Grup etkinlikleri olabilse de temelde çocuğun tek başına deneyimleme faaliyetini yerine getirdiği görülmektedir.
Montessori eğitimini kimlerin uygulayabildiği de bu yaklaşıma dair merak edilen hususlardan olmaktadır. Bu sebeple Montessori eğitmenlik eğitimini alan kişilerin eğitim modelini uygulayabildikleri belirtilmelidir. Montessori uygulayıcısı olmak isteyenlerin lisans ya da ileri akademik düzeylerde ilgili alanları okumuş olma şartları aranmamaktadır. Bunun sebebi ebeveynlerin de sertifika programlarına katılarak çocuklarına uygulayabilecekleri bu eğitim ve keşif ortamını öğrenmek istemeleridir. Buradan yola çıkarak Montessori eğitimini uygulayan kişilerin ebeveynler de olabileceği söylenmelidir. Ancak çalışma ortamı ve meslek grupları bakımından da bu eğitimi alabilen kişileri örneklendirmek gerekecektir. “Montessori ne demek?” konusunda bu uygulamaların psikolojik ve sosyolojik yanlarının da olduğu ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla çalışma alanlarının farklı bölümlerinde Montessori tekniklerinin kullanılması söz konusudur.
Okul öncesi eğitim kurumlarında Montessori eğitim modelinin tercih edildiğine rastlanmaktadır. Bununla birlikte özel kurumlara bağlı kreşlerde, anaokullarında ya da eğitim merkezlerinde de Montessori metodundan yararlanılabilmektedir. Ayrıca branş öğretmenlerinin de bu eğitim modelini öğrenmeleri iyi bir seçenek olmaktadır. Farklı çalışma alanlarına ise doktorlar, çocuk bakıcıları ya da hemşireler örnek verilebilmektedir. Bu meslek gruplarında çalışan kişilerin Montessori eğitmenliği yapmaları için sertifikalarını almaları yeterlidir. Çocuk gelişimcisi ya da çocuk terapisti olan bireyler de Montessori eğitim ve uygulama tekniklerinden faydalanabilirler. Elbette aile danışmanlığı ve terapistliği yapan kişilerin de çocuklarla kuracakları iletişimde bu tekniği bilmeleri yarar sağlayabilmektedir. Sosyal hizmetlerde ya da kamuya bağlı çocuk kurumlarında çalışanların da Montessori eğitim modelini uygulayabilmeleri mümkündür
Değerli misafirimiz. Sizde montessori eğitimi hakkında daha geniş bilgiye sahip olmak isterseniz buraya tıklayarak montessori eğitmenlik programlarımıza göz atamanızı öneririz.
Ayrıca aldığınız belgeleri cvlerinize ve www.kariyer.net gibi sitelere eklebilirsiniz.
.