Montessori eğitiminin amaçları arasında yalnızca çocuklara özgür ve bağımsız bir ortam hazırlanması yer almamaktadır. Ancak Montessori yaklaşımını tanımlarken mutlaka değinilmesi gereken iki kavram vardır. Bunların ilki çocuğa saygı prensibinde de bulunan saygı duyma özelliğidir. Bir diğeri ise özgürlük kavramı ile açıklanmalıdır. Çünkü eğitimin temelinde 5 adet prensip bulunsa da eğitim ortamını ve modelini en iyi ifade edecek kavramlar bunlardır. Her çocuğun bireysel özelliklerine saygı duyulması ve kendi yönelimlerini uygulayabilmesi için özgür bir ortam hazırlanmaktadır. İşte Montessori yaklaşımının ilk temel hedefi hem yararlı hem de özgür bir ortamın meydana getirilmesidir denebilir. Bunun yanı sıra Montessori eğitiminde amaçlanan genel noktalara değinmek mümkündür.
Dr. Maria Montessori, çocukların eğitim süreçlerinin kendi kendine eğitim modeliyle olması gerektiğini ortaya koymuştur. Elbette Montessori eğitiminde de eğitmenin rolü büyüktür. Gerekli materyallerin saptanması, eğlenceli ve sınırsız etkinliklerin planlanması ve yine gerekli anlarda çocukların etkinlik sürecine dahil olunması beklenmektedir. Lakin Montessori eğitim sistemi temelde çocuğun kendi seçimlerini yapabilmesine ve eğitim sürecinde keşfe açık olmasına destek sunmaktadır. Böylece eğitim yaklaşımının çocuğa yönelik hedeflerinden de söz etmek mümkün hale gelmektedir. Örneğin çocukların kendi sorumluluk bilincini kazanması söz konusudur. Bununla beraber alınan sorumluluğun sonuçlarının keşfedilmesi ve özgüvenin gelişmesi de olağandır. Ayrıca çocukların sadece yönelimlerini yansıtmaları değil kendi yeteneklerini ve sevdikleri alanları keşfetmeleri de kaçınılmazdır.
Montessori eğitim modeli sayesinde küçük yaştaki çocukların kendilerini keşfetme dönemlerine büyük bir destek sunulmaktadır. Çünkü etkinlikler arasında dil, matematik becerileri ve benzeri alanların yanı sıra eğlenceli etkinlikler de bulunmaktadır. Sanat etkinlikleri arasında müzik, görsel sanatlar olmak üzere sayısız yaratıcı etkinlik vardır. Bu etkinliklerde yaş aralığına uygun materyallerin seçimi ise eğitmenin görevidir. Ayrıca oda tasarımında hazırlanmış çevre prensibinden söz edilmelidir. Montessori eğitiminin amaçları hakkında açıklamalar sunarken hazırlanmış çevre temel prensibinin tamamen mekana yönelik olduğu bilinmelidir. Bu prensipte çocuğa özgür bir ortam sunulmasının yanı sıra uygun ve yararlı bir mekanın hazırlanması da yer almaktadır. Böylece rahat hareket edebilen çocuklar aynı zamanda tehlikeli hareketlerden de korunmuş olacaklardır. Anaokulu seviyesindeki küçük çocukların Montessori yaklaşımı bağlamında temel eğitim becerilerini kazanmaları uygundur.
Montessori yaklaşımı farklı yaş aralığındaki çocuklara uygulanabilmektedir. Hatta ergenlik dönemine kadar kişisel gelişime ve yeteneklerin keşfedilmesine büyük bir katkısı vardır. Ancak hiç şüphe yoktur ki Montessori eğitim modeli dendiğinde ilk akla gelen yaş aralığı 0-6 yaş olmaktadır. Dolayısıyla anaokuluna ve kreşlere giden çocukların hangi eğitim kazanımlarını edindiklerinden bahsedilebilmektedir. Kişisel temizlik, ayakkabı bağlama, yemek ve sofra adabı gibi konularda temel kazanımların edinilmesi söz konusudur. Bunların yanı sıra yaratıcı etkinlikler de uygulanabilmektedir. Sayı çubukları, alfabe materyalleri, eğitici kartlar gibi farklı malzemelerin anaokulunda Montessori eğitimi modelinde tercih edilebildiği görülmektedir. Bu nedenle Montessori eğitimi kursuna gidilmesi bu modeli uygulayacak olan ebeveynler ve eğitmenler için oldukça mühimdir. Her yaş aralığına uygun olan malzemelerin seçilmesiyle birlikte bu yaş aralığında çocukların nasıl motor becerileri kazandıkları da öğrenilmesi gereken hususlardandır.
Montessori eğitiminde eğitmenin rolü oldukça önemlidir. Dolayısıyla biraz da modeli uygulayabilecek kişilerden söz edilmelidir. Öğretmenler, okul öncesi eğitim görevlileri, ebeveynler, doktorlar, psikologlar ya da çocuk bakıcıları bu eğitimi alabilirler. Bunun yanı sıra sosyologlar, aile danışmanları, çocuk terapistleri ve pedagoglar da Montessori eğitmenlik eğitimi kurslarına büyük bir yönelim göstermektedirler. Dolayısıyla bu yaklaşımın farklı yaş grubundaki çocuklara uygulanabildiği de ortaya çıkmaktadır. Bununla birlikte eğitim modelinin farklı amaçlarla uygulanabileceği de daha net biçimde anlaşılmaktadır. Çünkü Montessori eğitiminin amaçları arasında yalnızca yeteneklerin ve eğitim modelinin keşfedilmesi yoktur. Bu özgür ortamda çocukların hangi alanlarda zorluk çektikleri de saptanabilmektedir. Sadece ders ve eğitim alanları değil sosyal beceriler ve yaratıcılık seviyesi de gözlemlenebilmektedir.
Montessori eğitiminde bir eğitmenin yani modeli uygulayacak olan kişinin emici zihin, duyarlı dönem gibi temel prensiplere de hakim olması gerekecektir. Bu gibi prensiplerde çocuğun çevre ile olan etkileşimi ve gelişim becerileri açıklanmaktadır. Bu sebeple teorik bilgilerin edinilmesi çocuk psikolojisinin ve çocukların davranışsal tepkimelerinin analiz edilebilmesini sağlayacaktır. Bu bağlamda çocukların zorlandıkları ya da hoşlanmadıkları hususların incelenmesi daha kolay olacaktır. Buna uygun terapi süreçlerine yönelmek ya da çocuğa iyi gelecek etkinlikleri tespit etmek de Montessori eğitim modeli arasında bulunan olanaklardandır denebilir. Böylelikle Montessori eğitimi modelinin oldukça kapsamlı olduğu gibi çocukların hem özgür hissetmelerini hem de farklı boyutlarda gelişmelerini sağladığı da söylenebilmektedir.
Değerli okuyucumuz. Sizde montessori eğitimi hakkında daha geniş bilgiye sahip olmak isterseniz buraya tıklayarak montessori eğitmenlik programlarımıza göz atamanızı öneririz.
Ayrıca aldığınız belgeleri cvlerinize ve www.kariyer.net gibi sitelere eklebilirsiniz.